Riya, desinler ve görsünler diye, Müslüman geçinmek ve kendini olduğundan başka göstermektir. Her türlü ibadeti ve dini davranışları halk için yapmaktır. Zinadan daha büyük günahtır.Bir nevi şirktir. Yani ibadet ve davranışlarında halkı, Tanrıya ortak etmektir.Halbuki Tanrı, kendine ortak koşulmamasını istediği gibi , yapılan ibadete de ortak koşulmamasını istemektedir. Nasıl ki Tanrı, mülkte de kendisine eş koşulmasını istememekte, “Göklerin ve yerin mülkü Tanrınındır” demektedir. Ayrıca, “toprak Allah’ındır” demek suretiyle, toprağı kişiye bırakmamaktadır. İslam dininde toprak, Tanrı adına Beytül mala, yani devlete aittir.
Muhammed dininde, riyadan daha kötü şey ve daha büyük günah yoktur.
Riyakar insan maddecidir. Bir nevi kurnazlık içindedir. Türlü nedenlerle riya yapıldığı gibi, daha ziyade toplum içinde iyi adam bilinmek ve maişet –geçim – derdi, dünya menfaati için yapılır.
Riya sahtekarlıktır. Böyle sahte bir insanın ne Tanrı ile, ne din ve ne de iman ile alakası yoktur.En kötüsü de riyayı alışkanlık haline getirip, bir çeşit onun tiryakiliği hastalığına tutulmaktır.
İslâm Dini, Müslümanlık, baştan başa samimiyete dayanır. Mevlana Hazretleri : “Ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol“ demiştir. Fuzuli: “Halka taklid-i sülûkun sebebi, hüsn-ü maaş"demişlerdir. Riyakarlar, gerçek Müslüman'dan daha Müslüman ve sofu geçinen bir nevi aktörlerdir. Gerçek dindar olmayıp, formel dindarlardır.
İslâm Dininin en büyük derdi, bu sahtekar, riyakarlardır. Bu mesele hallolsa, İslam Dininin Güneş gibi parlak yüzü bütün dünyayı aydınlatır. Çünkü Müslüman olmayan bir insan, bu tip ve çok miktardaki sahte riyakarlardan nefret eder. Müslüman olacaksa, bunların yüzünden olmaz. Müslüman olmayan insanların, İslam düşmanları ise, gerçek Müslümanları bu riyakar, dindar geçinenlerle karıştırıp, bir nevi demagoji edebiyatı ile Müslümanları ve dolayısı ile Peygamberleri insanlığın gözünden düşürmeye çalışırlar. Materyalist yazarlar tiyatrocular, sinemacılar, ressamlar ve karikatüristler, her zaman bu İslam dininden uzak, riyakar ,sahtekar Müslüman ve dindar geçinen yobaz ve softaları konu alıp işlerler. Kötü maksatlarını bunlarla pekiştirmeye çalışırlar; İnsanlığı dindarlardan nefret ettirmeye uğraşırlar.
Materyalistler çok kurnazdır, hiç bir zaman bir Peygamberi, bir Mevlâna'yı, bir Yunus Emre'yi, Hazreti İsa'nın bir Havarisini, tanınmış Tanrı velilerini doğrudan doğruya konu alıp kötülemezler. Daima riyakar, sahte, ahlaksız, papaz ve mollaları konu eder, işlerler. Materyalistlerin bu davranışları, onların samimiyetsizliğinin en açık delilidir. Demek ki materyalistlerde bir çeşit riyakâr, samimiyetten uzak dinsizlik yobazıdırlar.Ama ne yazık ki, İslamiyet'e, dine en büyük leke, içimizdeki yobaz ve münafık riyakarlardır.
Eğer din yobazı olmasa, dinsizlik yobazı da olmayacaktır. Onun için gerçek Müslüman ve dindar kişiler, hakikaten dinine inanmış iseler, dinsizden çok İslam dinine en büyük lekeyi süren ve darbeleyen bu din yobazları, dini kendi çıkarına kullanan riyakarlarla amansız mücadele etmeli ve bu yolla dinsizlik yobazlarını kesin yenilgiye uğratmalıdır.
Kâzim YARDIMCI