İnançlılar, birbirinin aynasıdır
Ruhu Nur görmüş Salik, Nurlu dervişi tanır.
Salik, yani Kutsal Tanrı Yolcusu, Allah'ı çok çok zikrederek (208) Ruhunu nurlandırır. Ruhu nurlanan Salik, nurlu bir dervişi, yani Tanrı Yolcusunun "İlâhı ışığını" gördüğünde derhal tanır. Sevgili Peygamberimiz (a.s.v.) buyurdu:
"Mü'min, Mü'minin aynasıdır", (209)
Halk arasında da söylenir: "Kalpten kalbe yol vardır". (210)
Dervişin kalbindeki nur, ayrıca yüzünün cildini de parlatır.
-"Yüzleri parlak olarak, O gün Rablarına nazar edecekler". (Kıyamet, 22-23).
Âyetleri, bu durumu ne güzel açıklar... Demek ki Tanrı Yolu'nun Mü'min Saliklerinin yüzleri, ziyalı, yani parlaktır. Nur, nuru görür. Nur, nuru tanır. Ve nur, nuru yansıtır. Bu nedenle, şöyle buyruldu:
"Mü'minler, kardeştir!" (Hucurat-10).
Onların kardeşliği, "Nurani kardeşliktir". Maddi kardeşlik değildir. Gerçek kardeşlik, "Mânevi, Ruhani" kardeşliktir. Ve bu kardeşlik, ebedidir. Çünkü onlar, "Allah ehli"dir...
(208) "Allah'ı zikretmek (anmak) en büyüktür". (Ankebut-45). "Beni (Tanrı'yı) anın ki. Ben de sizi anayım'. (Bakara-152). "Ey insanlar! Allah'ı çok zikredin!" (Ahzab-41).
(209) "O inançlı kişiler; ayakta, oturarak ve yanlarına yatmış haldeTanrı'yızikrederler..."(Âl-iImran-191). Peygamberimiz (a.s.v.) buyurur: "Zikrin efdeli, Lâ ilahe illallah'dır". (Câbir r.a.'den, Riyazü'ssalihin, Diy. İşl. Bşk. Ya. tbn-i Mâce, Sünen, C.2, S.1249).
(209) Ebu Hureyre (r.a.)den, Selâmet Yolları, C.4, S.650, İst.1973. Ve diğerleri.
(210) Peygamberimiz (a.s.v.) buyurur:
"iki Mü'minin ruhları dolaşırken bir gün buluşurlar; halbuki bu ana kadar birbirlerini görmemişlerdir". (Ahmed b. Hanbel, Abdullah b. Ömer'den).
Yüce Peygamberimiz (a.s.v.) buyurur: "Bir mecliste yüz münafık ve bir Mü'min bulunsa, o meclise sonradan gelen Mü'min, Müminin yanına; bir meclisle yüz Mü'min ve bir münafık bulunsa , oraya gelen münafık, münafığın yanına oturur". (Beyhaki, Ibn Mes'ud'dan; Sâhib-i Firdevs, Muaz b. Cebel'den)