Yetimlere, öksüzlere yardım

Salik,yetimlere ve öksüzlere yardım edecek ve onları sevecek.

Salik yetimlere, Öksüzlere yardım edecektir. Yetim ve öksüz çocukların kalbi daima mahzun ve boyunları büküktür. Anne-baba şefkat ve sevgisinden yoksun oldukları gibi; korunmağa, bakılmağa, görüp gözetilmeye de muhtaçtırlar.

   Sevgili Peygamberimiz (a.s.v.), yetimleri çok severdi. Onları okşar, gönüllerini hoş tutardı. Tanrı Kur'an'da,

-"Yetim malına yaklaşmayın" (En'am-152)

buyurmakla, Onların ve mallarının korunmasına önem vermiştir.

Yetime yardım, mallarının ve canlarının korunmasıdır. Malları varsa onlar, reşit oluncaya kadar korunmalıdır. Onların, topluma iyi bir insan olarak yetişmeleri ve kazandırılmaları için gerekli her türlü yardım yapılmalıdır. Toplumda en çok "korunmaya ve sevilmeye" muhtaç olan yetim ve öksüzlerdir.

Anne ve babası olmayan bu çocukların, genelde bakacak akrabaları da yoktur. "Bugün sadece Türkiye'mizde, bir milyon civarında kimsesiz çocuk bulunduğu saptanmıştır." Böylelerine Müslümanlar da bakmazsa; Onları en iyi şekilde yetiştirmenin yollarını aramazsa; bunlara kim bakacak?..

Tanrı, yetim ve öksüzleri Müslümanlara emanet etmiştir. "Onların, en güzel şekilde yetiştirilmesini ve malları varsa, el sürülmemesini emretmiştir".,(146)

Küçük çocukların tümü, anne ve babalarının yanında, sıcak odalarında bin bir ihtimam ile yetiştirilirken; sokaklarda her türlü doğal tehlike ve kötü insanların yapabilecekleri bin bir türlü kötülüklerle karşı karşıya olan bu küçüklere yardım edilmez ve sevilmez mi?..

(146) Kutsal Kitabımız Kur'an-ı Kerim'in, "En'am, Isra, Fecr, Duha, Mâûn, İnsan, Beled, Kehf, Bakara, Nisa, Enfal, Haşr Surelerinin" ilgili Ayetlerinde.

Bunları düşünmeyen, bu durumdan acı duymayanlara, acaba değil Müslüman, insan diyebilir miyiz?..

Ah!.. Ah!.. Milyonlarla kimsesiz yetim ve öksüz küçücük çocukların, milyonlarca âhına giriyoruz... Ya Rabbi! Ya Hekim, Ya Âdil Allahım, Sana sığındım!.. Senin şânın yüce. Sen yol göster bize!..

"Yol göster bana Yâ Rab!..

Boş bir sandal gibiyim.

Beni kimse sevmiyor,

Ben, kimi seveceğim!.."

Demekte binlerce çocuk, gözümüzün önünde... Hem de hep birden!.. Vallahi ey okuyucu! Yukarıdaki dizeler, bu konuyu yazarken gece saat 22.55'de Diyarbakır radyosundan Hafif Türk Müziği olarak söyleniyordu. Bunu bir "İlâhi tesadüf" olarak gördüm ve milyonlarca kimsesiz çocuğun "ağıt ve yalvarış" sarkılan olarak kabul ettim. Sanki bizi, toplumun tamamını Tanrı'ya şikayet ediyorlardı... Hepimiz suçluyuz bu konuda. Hem de günahların en büyüğünü işlemiş olarak...

"Beni kimse sevmiyor, ben kimi seveceğim " diyor. Öyle değil midir?.. Sevilmeyen, bir gün gelir de büyürse; kimseyi sever mi?.. Toplum, ondan sevgi bekleyebilir mi?.. Toplumu sevmez de düşmanlık ya da kötülük ederse, haklı sayılmaz mı?.. O zaman, biz hangi "iyiliğimizden dolayı" O'na, "böyle yapma" diyebiliriz?..

İslâmiyet’in en çok üzerinde durduğu, "sosyal sorunlardan" bir sorundur bu!..

Hepimiz teker teker, devlet ve Hükümetler de Anayasa ile "sorumludur" bu konuda. Bu soruna özellikle bir çare bulmalı, kimsesiz yetim ve öksüz yavrucakları kurtarmalıdır.

Bu konuyu Zât-ı Risâlet (Hz. Muhammed a.s.v.) Efendimizin bir Kutsal Sözüyle bitirelim. Bütün Müslüman kardeşlerimizin insaf ile bu soruna eğilmelerini ve çaresini bulmalarını dileyelim. En büyük sevaptır, bir yetimi kurtarmak.

O'na sevgi ile bakmak. Sevginin en güzelidir belki de...

"En iyi ev, içinde "yetim bulunan" evdir (Yani bir yetimin bakımının yapıldığı ev)". (147) Hz.Muhammed (a.s.v.)

(147) Abdul'bâki ve Ebu Nuaym'den, Ömer ve Ebu Hureyre (r.a.) Suyuti, Camiüssağir,C2, S.350.

Yüce Peygamberimiz buyurur: "En kötü lokma, yetim malından çalınan lokmadır." (Ebi'dderda, İbn Mes'ud r.a.'den; Suyutİ, Ca-miussağir C.2, S.294.)

Yine (a.s.v.) buyurur: "Ben ve yetime (öksüze) arka çıkan, Cennette şu iki parmağım gibiyiz." (Buharı, Sehl b. Sa'd'dan; Müslim, Ebu Hureyre r,a.'den)

Paylaş: