Madde ve Mâna
"Elâlehü'l halku ve'l emr - Ayık olunuz! Halk da (madde âlemi) Emir de (Mâna-Ruhsal Alem de) Allah'ındır", (Â'raf-54).
Bu Âyet bizlere 'büyük gerçeği' yansıtmaktadır. Bu Âyeti formül ize etmek istersek ortaya çıkan gerçek şu:
Allah; Halk ve Emir. Veya Allah; madde ve Mâna. Allah; Dünya ve Âhret. Veya Allah; Beden ve Ruh,
Bunlar, değişmeyen büyük gerçeklerdir. Ancak bunlardan dünya ve cesetler sonradan olmuştur (yapaydır). Bu özelliklerinden dolayı da (dünya ve cesetler) 'son' bulacaklardır. Emir (Kelam), Âhiret, Mâna (Nur Âlemi). Ruh (İlâhi Nefes, Zâti Nur) Sıfat-ı Zâti Bâri'den olduğundan; Zât-ı Hak'ta Ezeli ve Zat-ı Hak'la Ebedi, Baki ve Daimi'dirler.
Zât-Sıfat, Hakikatte "Bir" şey, "Tek bir Nur'dur. İki şey değildir, Her ne kadar Sıfat, Zât'tan bir tecelli, bir sudur (ortaya çıkmak) ve taayyün-belirme ise de; 'Güneşin şafağı' gibidir. Şafak sonradan olan bir sudur'dur,. Muhdes, sonradan ihdas olmuştur. Ama halk-madde değildir. (99) Güneşin sudur’dur. Güneşin bir belirmesi d ir. Her muhdes -ihdas, 'mahlûk' değildir. Şafak, gerçekte Güneşten başka bir şey değildir. Güneşin ışığıdır. Güneşin ışığına. Güneşin ışığı da dense caizdir (uygundur), Güneş de dense uygundur, "Heme ezost-Hepsi O'ndan". Ya da "Heme O'st-Hepsi O"diye Tasavvufta formülize edilir
Zâtı-Zamirim tenzih maksadıyla, "Hepsi O'ndan". Zât-Sıfatını tevhit (birlemek) maksadıyla "Heme O'st-Hepsi ö" denir.
(99) Ayrıca Bkz. "İSLAM'DA MEZHEPLER VE YÜKSELİŞ", Kısaca önemli itikad Konuları, Kâzim Yardımcı, Îzmir-1988.